Daha eski evde oturuyorduk Süper Baba'yı ilk izlemeye başladığımda yani ilkokul 2 ya da 3'e gidiyordum.
Cuma günlerini iple çekerdim.
Annem yemek hazırlardı ben de masaya bardakları, çatalları yerleştirirdim. Yemeğe oturduğumuzda başlardı o haftaki bölüm. İlk olarak geçen haftanın kısa bir özeti verilirdi. (Şimdikiler gibi yarım saat sürmez ortalama 5 dakika sürerdi.)
Cuma günleri misafirliğe gitmek istemezdim hiç. Gideceksek de video'yu ayarlar, evden çıkmadan kayıda basardık.
Çengelköy, Nihat'ın kahvesi, bahçedeki Ethem dede, Alim'in Melis'e olan aşkı, Zeynep'in gitar çalması ve kendi ayaklarının üzerinde durma çabası, Sermet'in alternatif tıp köşesi, Şule'nin yalanları, Yakup dedenin evden Sürmene'ye kaçmaları ve tabii ki Fiko'nun aşkları...
Hem 10'lu yaşlardaki ben hem de 40 küsür yaşındaki annem babam hep birlikte heyecanla izledik Süper Baba'yı.
İpek gitti, Fiko hastalandı, Alim evden kaçtı, Deniz geldi, Fiko ve Nihat Deniz'e aşık oldu, kavga ettiler, barıştılar, Elif geldi, Fiko yeniden aşık oldu, Elif ile gidemedi, Çengelköy'e sıkıştı, sonra gitti uçağa binerken Elif'i aldı. Nihat evlendi...
Dizi başlı başına mükemmel iken müzikleri de tek kelime ile harikaydı.
Yeni Türkü'nün hazırladığı "Süper Baba Film Müzikleri" kaseti vardı bende. Süper Baba bittikten sonra kısa aralıklarla dinledim hep.
Şimdi yine ara ara açıp dinliyorum o şarkıları. Her şarkıda dizinin bazı sahneleri geliyor aklıma. Özellikle "Çengelköy olur masal", "Bir zamanlar", "İpek" olmak başta olmak üzere hepsi çok çok güzel.
Üniversiteye giderken bir ara Kanal A yayınlamaya başlamıştı geç saatlerde Süper Baba'yı.
Büyük keyifle izliyordum. O kadar çok isterim ki tüm bölümlerini bulup tekrar tekrar izlemeyi.
Büyük keyifle izliyordum. O kadar çok isterim ki tüm bölümlerini bulup tekrar tekrar izlemeyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder