30 Ocak 2016 Cumartesi

Yael Naim - New Soul

Şimdi sen karşımda koltuğa uzanmış uyuyorsun. Üstelik kendi evimizdeyiz, evleneli 4 ayı geçti bile.
Ne çabuk ne dolu dolu geçiyor zaman seninle bir o kadar da mutlu.
...
Uyurken arada sırada dönüp sana bakıyorum. Çok seviyorum seni diyorum içimden çok.
...
Bloğa eskisi gibi sık sık yazmıyorum. Eski şarkıları birer anı olarak kaldırdım zihnimin arkasında bir yere. Hatta seni yazayım dedim, hangi şarkıyı eklesem diye düşünürken itunes'umu kapatım eski sevdiğim şarkılardan hiçbirini dinlemek istemedim için, spotify'dan önerilen şarkılar listesine karışık çala bastım.
Düğünümüzdeki salona çıkış şarkımız çıktı. "New Soul"
...
Uyandın... Yanına geldim sarıldım.



31 Ocak 2015 Cumartesi

Mor ve Ötesi - Bisiklet

Uzun zamandır yazmak istediğim bir hikaye var, tam da şimdi yazacağım.
Bu hikayenin şarkısı ya da bu şarkının hikayesi Mor ve Ötesi'nden "Bisiklet"

... Bas pedalı bak gökyüzüne seni bekleyen başka bir adam var... diyordu şarkıda tam da nakarata girerken.
O akşam ilk defa  dinlediğinde kesinlikle kabul etmek istemiyordu. Nasıl dünyada en çok sevdiğini sandığı o adam o kızla birlikte olabilirdi. Kızı da tanıyordu üstelik, en iyi arkadaşım diye tanıştırmıştı birkaç ay öncesinde. Şimdi o kızla evlenecek olması olası değildi ama olmuştu.

İşte o anda çıkmıştı bu şarkı karşısına  "... Bas pedalı bak gökyüzüne seni bekleyen başka bir adam var..." . O akşam üst üste dinledi. O hafta, o ay hep dinledi bilmeden bu şarkının onun için ne kadar anlamlı bir mesaj verdiğini.
Tam da şarkıdaki gibi oldu.

Ama bu başka bir hikaye olduğundan bu hikayenin içinde anlatılmayacaktı.

Bu şarkının hikayesi burada bitecek ve başka bir şarkı başlayacaktı. Çok da güzel bir şarkı olacaktı.



9 Ağustos 2013 Cuma

Şimdi taşınma vakti

Şimdi taşınma vakti...

Çocukken evi ilk görmeye geldiğimizde "Bu oda benim olsun" diye evde koşturmamızın ardından evin en küçüğü olarak en küçük odası verilmişti bana.

Odam, 19 sene binbir türlü hikayeyi dinledi, arkadaşlarımın sırlarını sakladı benimle, sevinçli anlara tanıklık etti. Gizli gizli telefon konuşmalarını duydu ve içeriye duyurmadan sessizce akan gözyaşlarını gördü.
9-10 kız küçücük odada toplanıp ders çalıştı, dedikodu yaptı zaman zaman.

İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite bitti. Yaz tatillerinde yazlığa, daha sonraki yıllarda tatillere gidildi. Bir sürü bayram geçti, 19 kez yeni yıl ve doğum günü kutlandı, yüzlerce misafir ağırlandı.

Uzak ya da yakın başka bir yerde olacağız artık.

Yaşanan her anı taşınan kolilerle gelmeli bence ya da sıkı sıkıya bağlanmamalı insan yaşadığı yere.

Yeniden başlamalı şimdi kalınan yerden her şeye.



16 Mart 2013 Cumartesi

İçinde İsim Geçen Güzel Şarkılar Vol. 1

Her hikayenin bir kahramanı vardı, kahramanların da isimlerine yazılan şarkıları.
Amie, Jeremy, Joey ve Adrian'nın hikayeleri onlardan birkaçıydı...

Amie:
Bu şarkının hikayesini Damien Rice yazın One Love'a geldiğinde anlatmıştı.
Direkt bu video'dan hem hikayeyi hem de şarkıyı Damien Rice'dan dinleyebilirsiniz.


Pearl Jam - Jeremy:
Şarkının girişindeki davullu yükseliş, Eddie Vedder'ın sesindeki öfke, Jeremy'nin hikayesi...
Şarkı bittiğinde içinde tuhaf bir his bırakıyor, boğazına bir şey yapışmış oluyor.

Jeremy, Pearl Jam'ın Release'dan sonra beni en çok etkileyen hikayeye ait şarkısı.


Bon Jovi - Joey
Bu şarkıyı ne zaman dinlesem belki oradaki hikayeye benzer bir hikaye anlattığı için aklıma Dawson's Creek geliyor. Bununla birlikte her dinlediğimde kendimi iyi hissettiren şarkılardan biridir Joey. 

Akustik versiyonunu dinleyiniz;



Jewel - Adrian:
Çoğu insan Foolish Game şarkısı dışında bir şarkısını bilmese de birçok güzel şarkıya sahip Jewel. Adrian da bu şarkılardan biri. Aslında şarkıdan ziyade bir çocuğun hikayesini anlatıyor bu şarkı.

13 Mart 2013 Çarşamba

Tonic - If You Could Only See / Rialto - Monday Morning 5.19

Bu gecenin 2 tane çok eskilerden şarkısı var.
İkisi de melodi ve söz anlamında oldukça depresif belki ama ne zaman dinlesem güzel bir duygu kaplar içimi. Sanki, "Evet kötü bir dönem ama bugün son! Artık her şey düzelecek." gibi bir his.

Tonic - If You Could Only See:

Bu şarkıyı sadece abim ve ben biliyoruz sanarken onun bana bir link yollayıp "Bu şarkıyı biliyor musun?" demesine çok şaşırmıştım. Benim için o kadar eski ve o kadar güzel bir şarkı ki tam da bu geceye uygun.



Rialto - Monday Morning 5.19:

Bu şarkının klibi sahne sahne gözümün önünde. Okuldan gelir gelmez MTV, MCM, Number 1 TV izlediğim, haftasonu BBC'de Top of The Pops'u video'ya kaydettiğim yıllardan bir şarkı Monday Morning 5.19.


Bu iki şarkı yukarıda yazdığım gibi bir etki yapmasının yanısıra herhangi bir yerde çaldığında eski bir arkadaşımı görmüş gibi sevinirim.
Böyle hissettiren şarkılar insanların hayatında önemlidir, özeldir bence.

11 Mart 2013 Pazartesi

İnsan İlişkileri > Müşteri İlişkileri (şarkısız)

Bugün karşıda bir toplantıya gittik. Uzun, karmaşık ve belirsizliklerle dolu bir toplantıydı.
Haftanın ilk günü olmasına rağmen sanki bütün enerjim tükenmişti. Bir an eve gidip uyumak istediğimi düşünürken buldum kendimi.

Toplantının sonlarına doğru, bir işin detayını konuşmak için başka masaya geçtik onunla.
İşi konuştuktan sonra, "Dün akşam sinemaya gittim çok geç bitti, nasıl uykum var anlatamam." dedim. "Hangi filme?" dedi. "Sefiller." diye cevap verdim, derken İstanbul Film Festivali'nden, Akbank Film Festivali'nden konuşmaya başladık. "Burada işe başladıktan sonra asosyal oldum." dedi her reklam sektöründe çalışan arkadaşım gibi.

... "Geçen sene benim için çok zor bir seneydi." deyince ilk başta işle ilgili olduğunu düşündüm.

..."Düğünüme 3 hafta kala terk edildim, sonra abimin beyninde ur olduğunu öğrendik ... " diye anlatmaya başladı. O anda sanki toplantıda değilde bir arkadaşımın derdini dinliyormuşum gibi hissettim.
Yeri geldiğinde gecenin geç saatlerine kadar çalışıp, bir işi baskıya yetiştirmek için sinir harbi yaşadığımız, işten çıkmak için montumu giyerken aldığım bir mail ile bu nasıl bir iş diye isyan ettiğim ben ve müşterim arasında aslında bir müşteri ilişkisi değil bir insan ilişkisi olduğunu gördüm.
İnsan, sabah işe gidip masasına oturduğunda bütün acil işleri yetiştirip dünyayı kurtardığını sansana bunların aslında hiçbir önemi yoktu. Yaptığımız iş, sadece bir broşürü baskıya göndermek değil insani şartlarda çalışmaktı ve eksik bir mail aldığında hemen çocuk azarlar gibi cevap vermektense belki kötü bir gün geçiriyordur diye düşünebilmekti.

Eve dönerken "sosyalleşmek lazım bazen" konulu bir mail aldım ondan. Film festivalleri ile ilgili bazı link'ler atmıştı...

Toplantı notu yazmak, konuşulan aktivitelerin hangisini yetiştirebileceğimiz ve yapabileceğimizin hiçbir önemi yoktu.
Bugün şunu öğrenmiştim; yaptığımız iş müşteri ilişkileri değil insan ilişkileriydi.



15 Şubat 2013 Cuma